25 Kasım’ı vesile ederek girdiğimiz bir apartmanda sohbetimize katılan her kadının anlattıkları, yan yana gelmeye sebep ne çok ortak sorunumuz olduğunu bir kez daha gösteriyor hepimize.
İlk olarak Hatice İvedik’e kulak veriyoruz. “Her gün kadınların öldüğünü görmek istemiyoruz” diye başlıyor söze. “Çok uzakta değil hemen yanımızda” diyerek, kız kardeşinin boşanmak istediği kocası tarafından, üstelik koruma kararı altındayken öldürüldüğünü anlatıyor.
Ama tek tanıklığı kardeşi değil. 2016 yılında arkadaşının başına gelenler de kadına yönelik şiddetin nasıl bir vahşete vardığını gösterir nitelikte; üç cani tarafından tecavüz edilmiş ve ardından dövülerek öldürülmüş.
Devletin kadını korumaya dönük yasalarının da kadına yönelik suçlarda cezaların da yetersiz olduğunu belirten Hatice’ye 25 Kasım’ın simgesi Mirabel Kardeşler’den bahsediyoruz. Onların mücadelesini dinleyince Hatice, yan yana gelmenin önemine dikkat çekiyor: “Kadınlar her şeyi bir yana bırakıp bu meselede ortaklaşmalı, yan yana mücadele etmeli. Açık-kapalı demeden, Sünni-Alevi diye bakmadan birleşmemiz lazım.”
‘ASGARİ ÜCRETİ BİZE SORSUNLAR’
Her ne kadar gündemimiz kadına yönelik şiddet olsa da konu bir şekilde ekonomiye, geçim derdine geliyor. Hatice başka söze gerek bırakmadan özetliyor yine durumu; “Elimdeki şu çaya bak. Şimdi içiyorum ama çay bitse yerine alamam şu anda. Memleketteki açlık sınırı böyle işte, ama bizi yönetenler görmüyor bunu. Onlar için yok yok! Şimdi asgari ücreti belirleyecekler yine, gelsinler bize sorsunlar asgari ne kadar lazım geçinmeye.”‘ÜNİVERSİTEYİ KAZANIRSAM...’
Sohbete henüz lise öğrencisi olan Sıla da katılıyor. Onun dikkati en çok çocuk yaşta evliliklerde. Antep’te çok fazla örneği olduğunu belirterek, “Aileler sırf zengin oldukları için çocuklarını yaşça büyük adamlara veriyorlar” diyor.Sıla kadınların çalışmalarına, eylemlerine katılmak istediğini, ama şimdilik annesi izin vermediği için katılamadığını söylüyor. Ama üniversiteyi kazanırsa faaliyetlere katılacağını da ekliyor.
Sıla da diğer kadınlar da müftülere nikâh yetkisi veren yasanın kadınların kazanılmış haklarının geriye götürülmesi anlamına geldiğinin farkında.
ÜÇ FARKLI DİLDE AYNILIKLARIMIZI KONUŞTUK
Apartmandaki son durağımız Suriyeli kadınlar. Asya abla, annesi ve kızlarıyla üç kuşak kadının yaşadığı bu evde üç farklı dilde aynılıklarımızı konuşuyoruz. Dört yıl önce Halep’ten Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan bu ailede kadınlar çalışmıyor. Baba hasta olduğu için tek erkek olan ağabeyleri evin geçiminden sorumlu. Kız kardeşler, “Ağabeyim korkuyor bizi işe göndermeye, etraf çok kötü” diye açıklıyor. Öyle ya “etrafın kötülüğü” mülteci kadınlara katmerlenerek yansıyor.Tek Türkçe bilen aile bireyi, 25 yaşındaki Stella konuşuyor daha çok. Anneleri yani Asya, Kürtçe katılıyor sohbetimize, onu anlayan ama aynı dilde konuşamayan arkadaşımız da Zazaca soruyor sorularını. Dil farkımız engel olamıyor dertlerimizi konuşup birbirimize dokunmamıza.
Biraz göç etmek zorunda kaldıkları günlerdeki Halep’i konuşuyoruz. Özlemle andıkları memleketlerini gözlerine düşen gölgeyle anlatmalarına sebep konuya geliyor mevzu: “IŞİD gelince biz kadınlar hep evlere kapandık. Yüzümüz, ellerimiz açık çıkamıyorduk dışarı. Erkeklere de kurallar vardı ama kadınlar için çok kötüydü. Kurallara uymayanı hiç acımadan öldürüyorlardı. Babam o zaman dedi, ‘Burada duramayız artık’… Ve bıraktık her şeyimizi geride!” Hep birlikte, sanki aynı dilde “Savaşta, olan halklara oluyor” diyoruz.
Kahveler içiliyor, aileye yeni katılan torunun tatlısı yeniyor, sohbet uzadıkça sorunlar daha bir açık dile geliyor. İlk kez duydukları 25 Kasım’ı ve böyle günlerin kadınların birlikte mücadele etmelerinin gereğine dikkat çekmek için vesile edildiğini anlatıyoruz. Bir de Ekmek ve Gül’ü anlatıyoruz. “Bu dergi mülteci kadınların da dergisi” diyerek meramımızı dile getirince yine görüşmek, dertlerimiz gibi çözüm önerilerimizi de konuşmak üzere daha çok yan yana gelmek dileğiyle sözleşip ayrılıyoruz.
İlgili haberler
Öfkenin, hakikati ortaya çıkaracak bir müdahaleye...
Yuttukları, dağıttıkları, cebe indirdikleri her bir kuruşta bu kadınların, bu gençlerin, bu bebekler...
Sırtlanacağımız tek şey özlemini duyduğumuz dünya...
Cumhurbaşkanı “2019’u kadınlar sırtlayacak” diyor. Sırtlayacağımız, kurmak için omuz vereceğimiz bir...
Şarkısını yeniden yazan kadın: Sakine
30 yaşına vardığında yaşadığı hayatı hak etmediğini fark eden Sakine, kocasına çocukluğundan beri ba...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.