Yaklaşık bir aydır ülkece yaşamaya ve yaşatmaya çalıştığımız günlerden geçiyoruz. Depremin gerçekleştiği günden bugüne yapılan ve yapılmayan her şeyi hafızamıza kazıdık. İktidar yaptığı açıklamalarla, bölgede ilan ettiği OHAL’le, aldığı uzaktan eğitim kararıyla ve daha pek çok şeyle depreme ne kadar da hazır olmadığını göstermiş oldu. Özellikle eğitimin üniversitelerde online hale getirilmesi, tıpkı 3 sene önce yaşadığımız gibi belirsizlikler ve sorunları da beraberinde getirdi, getiriyor ve getirecek.
Yan yana gelmenin daha iyi geleceği, sosyal bir alanda olmanın iyileşmeyi hızlandıracağı bu süreçte apar topar bir halde online eğitim kararı alındı. Online eğitim hem erişim açısından hem de nitelik açısından sorunlu bir sistem. Online derse girebilmek için yeterli ekipmanın olmaması başlı başına bir sorun. Özellikle deprem bölgesinde online eğitim koşullarının sürede sağlanması mümkün gözükmüyor. Bu durum o bölgede yaşayıp başka şehirlerde eğitim gören pek çok genç açısından eşitsizliğe neden olacak.
Tek problem online eğitim için gerekli koşullara ulaşamamak da değil. Depremzedelerin hayatını bir nebze normale döndürebilmenin de önüne geçiliyor. Kampüs hayatına dönüp, kampüs içerisinde arkadaşlarıyla birlikte yaralarını sarmanın da önüne geçiliyor.
Deprem sonrasında hayatını yeniden kurma sürecinde en çok pay yine kadınların. Günü tok bir şekilde bitirme, çocukların sürece uyumunu sağlama, yaşamı normale döndürme işleri kadınların omuzlarında. Genç kadınlar da ailedeki diğer kadınlarla bu yükü kaldırmaya çalışıyorlar.
Deprem bölgesi dışındaki illerde de online eğitimin genç kadınlar üzerindeki etkilerini pandemi döneminde de deneyimlemiştik. Aile evine dönen genç kadınlar evin iş yükünü omuzlanıyor, ev işleri ile dersleri arasında bazen seçim yapmak zorunda kalıyor. Ders saatlerinin gün içine yayıldığı ve evde kalma süresi arttığı için psikolojik bir yük olarak omuzlara yükleniyor. Evde ailenin yaşam kurallarına uyma zorunluluğu, birçok hareketin kısıtlanması da eklenince bağımsız hareket etme alanı giderek kısıtlanıyor. Evde, “evin kızı”ndan ve “evin oğlu”ndan beklenenler de farklılaşıyor. Sadece anne-babanın değil, kardeşin de beklentilerini karşılama zorunluluğu oluyor. Eğer ki genç kadın ailenin beklediği profile giremiyorsa şiddet ortaya çıkıyor. Bu şiddet kimi zaman fiziksel, kimi zaman ekonomik, kimi zaman da psikolojik oluyor. Kendi yaşam tarzını oluşturduğu üniversiteden ona biçilen rolü yerine getirmesi gereken bir yaşama geçme zorunluluğunu getiriyor.
Özünde online eğitim ile sadece eğitimin nerede nasıl yapıldığı değişmiyor. Topyekûn gençliğin, özellikle de genç kadınların hayatları değişiyor. Genç kadınlar yaşamlarını özgürce kurabilmek için de yüz yüze eğitim talebinden vazgeçmemeliler.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.