Fotoğraf sanatına damgasını vuran Gisèle Freund 19 Aralık 1908’de Almanya Berlin’de doğdu. 31 Mart 2000’de Paris’te yaşamını yitirdi.
Ailesi Berlin’in tanınmış Alman-Yahudi sanayici ailelerinden biriydi. Babası bir sanatçı dostu ve önemli bir kolleksiyoncuydu. Gisèle Freund bu yüzden sanat konuşulan, resimlerle, şiirlerle dolu bir ortam içinde yetişti. Biyografisinde çocukluk, ilk gençlik dönemi için şunları söyler: “Babam büyük bir edebiyat dostu ve sanat koleksiyoncusu idi. Daha çocukluğumda o bende sanata sevgiyi uyandırdı. (...) Evimiz sanatçılar için her zaman kapısı açık olan bir evdi. Max Liebermann ya da Käthe Kollwitz sürekli gelip giderlerdi. Max Slevogt babamın bir portresini yapmıştı. Albert Einstein komşumuzdu. Onu hep büyük gelen şapkalarıyla hatırlıyorum. Pazar günleri babam benimle birlikte müze gezmeleri yapardı. Her resim önünde durur, bana uzun uzun açıklamalar yapardı. ‘İyi bir ressamı, onun havayı nasıl resmettiğine bakarak tanıyabilirsin. En zor olan havayı resmetmektir çünkü’ derdi.”
“Fotoğraf çekmeye aşıktım ben. (...) Elime kamera geçer geçmez hemen insanları fotoğraflamaya başladım. (...) İlk andan itibaren insanlar doğadan ve yapılardan daha çok dikkatimi çekti.” Fakat edebiyat da Gisèle Freund’un ilgi alanı içindedir: “Thomas Mann, Kafka, Brecht, Traven en sevdiğim yazarlardı. Daha orta öğrenim yıllarında Piscator’un o dönemin avangard yazarları içinde sayılan Brecht, Toller ve benzerinin oyunlarını sahnelediği ‘Nollendorf Tiyatrosu’nda oyunları izlerdim.” Bu dönemde daha çok yazarlığa eğilimlidir. “Yazmak. Okuma yazmayı öğrendiğim andan başlayarak, yazar olmak en büyük isteğimdi. Fotoğrafçı olmak aklımın ucundan bile geçmiyordu.” Maden işçilerinin bir grevi dolayısıyla Gisèle Freund ilk kez yoksulluk olgusuyla yüz yüze gelir. Kendisinden üç yaş büyük olan ağabeyi Hans onda siyasal uyanışı gerçekleştirir. “O eve devrimci düşünceleri taşıdı.” Gisèle Freund babasından gizli olarak Sosyalist Gençlik örgütüne üye olur...
1974 yılında fotoğraf ve fotoğrafçılığın sosyolojik bir araştırması niteliğinde olan “Photographie et societe” (Fotoğraf ve Toplum) adlı eseri yayınlanır. Bu eser bugün de fotoğraf ve fotoğrafçılık üzerine temel eserlerden biri durumundadır. 1970-1976 Avrupa ve Latin Amerika’da fotoröportajlar yapar. Bu arada yeniden ABD vizesi de alır. 1977 Gisèle Freund Fransız Fotoğrafçılar Birliği başkanlığına seçilir. 1978 Alman Fotoğrafçılar Birliğinin Kültür Ödülü’nü kazanır. 1980 Fransa devleti bir sanatçı için verilen tüm ödüllerle ödüllendirir Gisèle Freund’u. 1983’te en büyük devlet nişanı olan “Legion d”Honneur”la onurlandırılır. 1981’de bir dizi portre ısmarlaması alır. Bunlar içinde Fransız Devlet Başkanı Francois Mitterand’ın portresi de vardır. 1987-88 Getty Foundation’ın daveti üzerine bir eğitim yılını “Herkesin yabancı olduğu” ABD’de geçirir. 1991 Paris Modern Sanatlar Müzesinde yeni bir sergisi açılır. 1993 “Rauda Jamis’le Konuşmalar” isimli portre kitabı Almanya’da yayımlanır. Tüm eserini değerlendiren Gisèle Freund şöyle demektedir:
“Ben ne sanat eseri yaratma ve ne de yeni biçimler bulma iddiasındaydım. Yapmak istediğim ve yaptığım tek şeydi: Yüreğimde duyduklarımı, insanı, onun acılarını, korkularını, umutlarını görünür hale getirmek.”
Bunu yaparken içinde yaşadığı zamandan ve mekandan bağımsız olmadığını, fotoğrafın yalnızca insanların anlaşabilmesine değil, nasıl kullanıldığına bağlı olarak, insanlar arası nefret yaratmanın aracı olarak da kullanılabileceğini görür Gisèle Freund. “Bu çok objektifmiş gibi görünen aracın tehlikeleri”ne de dikkat çeker. Buna rağmen onun için fotoğrafta belirleyici olan “onun yardımıyla insanları yan yana getirebilme, birbirine yakınlaştırabilme imkanıdır. Fotoğraf herkesin anlayabileceği evrensel bir dil konuşmaktadır. Onun özsel görevi budur.” 1993-2000 Gisèle Freund ölene dek kamerayı elinden düşürmez. Hayatının son yedi yılında birçok ülkede onlarca sergisi açılır, çeşitli dergilerde fotoğrafları yayınlanır.
Onun fotoğrafçılık konusundaki temel yazıları bugün de bu alandaki en temel eğitim malzemesi içinde bulunmaktadır. O 20. yüzyıl fotoğrafında önemli bir yere sahiptir.
Kaynak: Özcan Yaman, Anuş Pazarcıyan
Fotoğraf: Wikipedia
İlgili haberler
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Naciye Hanım (Suman)
Müslüman kadın fotoğrafçıların ilki olan Naciye Hanım, kadınlara fotoğraf dersi vermesi açısından da...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Olimpiyat sergisindeki tek Tür...
Sporcu olarak katılamadığı olimpiyatlara fotoğrafçı olarak katıldı Mine Kasapoğlu, Lozan Olimpiyat M...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Catherine Leroy
Bugün Savaş fotoğrafçısı Catherine Leroy’un 11. ölüm yıldönümü. 60 yaşında hayata gözlerini yuman Le...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Margaret Bourke-White
İkinci Dünya Savaşı’nın ilk kadın savaş muhabiri ya da dışa kapalı dönemlerinde Sovyetler Birliği’nd...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Jessi Tarbox Beals
Jessie Tarbox Beals, Amerika’nın fotoğrafları yayımlanan ilk kadın foto muhabiri ve ilk kadın gece f...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: Lisa Kristine
Modern köleliğe tanıklık eden fotoğraflar çeken dünyaca ünlü bir fotoğrafçı Lisa Kristine. Hayatının...
Savaş yıllarının kadın fotoğrafçısı Gerda Taro 110...
Özgürlük ve barış mücadelesi verenlerin yaşam kavgasını, İspanyol halkının ise acısını belgeleyen ve...
GÜNÜN KADINI: Yoksulların ve göçmenlerin fotoğrafç...
Özellikle ‘Büyük Bunalım’ yıllarında sokaklarda dolaşan evsiz barksız insanları fotoğraflayarak adın...
GÜNÜN FOTOĞRAFÇISI: İlk Seyyar Kadın Fotoğrafçı Mu...
Muzaffer Hanım’ın ilginç bir mesleği vardı. O ilk seyyar fotoğrafçılardandı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.