Dikkat! Bu filmde kadın mücadelesi vardır!
Bunca ayrı vagon tantanası varken şuraya bir parantez açalım, kadınlar toplumdan soyutlanmayı, vazgeçmeyi değil mücadeleyi seçti, seçiyor. Tıpkı Mısır’daki gibi...

Otobüste, dolmuşta, metroda... Var olduğumuz hemen her yerde... Saldırı, şiddet ve taciz; gördüklerimiz ve görmediklerimiz, söyleyebildiklerimiz ve söyleyemediklerimizle hep var. Ancak atılan tek adım kadınları ayrımcılığa daha da maruz bırakan, toplumdan soyutlayan pembe metrobüsler, ayrı vagonlar! Onlar ‘ayrı vagon’ tantanası yaparken, çözümün ‘kadını ayırmak’ olmadığını kadınlar her defasında usanmadan anlatıyor. Kadınlar toplumdan soyutlanmayı, vazgeçmeyi değil mücadeleyi seçti, seçiyor. Tıpkı Mısır’daki gibi...
Bize çok benzer kadınların hikayesinin filmini yapmışlar:) Adı da; Kahire 678...
Toplumun farklı kesimlerinden üç kadının, Fayza, Seba ve Nelly’nin etrafında dönüyor hikaye. Ortak dert ise maruz kaldıkları cinsel taciz. Gerçek hikayelerden yola çıkılarak yapılan bu filmde kadınların adalet arayışına ve cinsel tacize karşı mücadelesine tanık oluyoruz...
En iyisi ben sizi daha çok heyecanlandırmadan filmin ayrıntılarını anlatayım; umarım kendimi kaptırıp sonunu da anlatmam. (Anlattı.)

EVDE, SOKAKTA HEP TACİZ... MA BU FAYZA NE YAPSIN?
Fayza başörtülü muhafazakar bir kadın. Başörtüsünü inancından ziyade kendini tacizden korumak için bir kurtarıcı olarak görüyor. Ancak bu “kurtarıcının” onu korumadığını, meselenin açık veya kapalı giyinmek olmadığını çok geçmeden anlıyor... Mısır’da tacizin suç bile sayılmadığını, kadınlar şikayet etmek istediklerinde karşılarına hem devlet hem toplum engeli çıktığını, kadınların ‘adım lekelenir’ korkusunu, erkeğin her daim kendini güçlü gördüğü bir toplum yapısını ve tüm bunların kadınların yaşamını nasıl etkilediğini gösteriyor Kahire 678... Ama sadece bunlar değil. Biz nasıl ki bugün ‘ne yapmalı’ sorusuna cevap arıyorsak, başka bir kıtada aynı soruya yanıt arayan kadınların varlığını gösteriyor. Kadınların ‘artık yeter’ diyerek cinsel tacizlere karşı gelmesinin neleri değiştirebileceğini...
Fayza’ya dönelim; otobüste uğradığı tacizlerden bıkmış ama buna tepki de veremiyor önce. Çünkü tepki verirse suçlu ilan edileceğini, tacizcinin iftira attığını söyleyeceğini biliyor. Otobüste tacizden köşe bucak kaçmak çare olmuyor Fayza’ya... Evin de otobüsten farklı olmadığını, kocasının sürekli birlikte olma baskısıyla Fayza’nın bir çıkmazın içinde olduğunu görüyoruz. Artık tacizlerin canına tak ettiği noktada televizyonda bir röportaj izliyor, diğer ana karakter Seba ile böylece tanışıyoruz.



SUÇLU OLAN KADINLAR DEĞİL!
Seba konuştukça Fayza’nın gözünde umut parlıyor; çünkü cinsel tacizlerden, kadınların kendilerini savunabileceğinden ilk kez yüksek sesle söz ediyor bir kadın. Kadınların tacize uğradığı için suçlu olmadıklarının tekrar tekrar altını çiziyor. Ve somut bir daveti var Seba’nın; kadınları verdiği bir günlük eğitime çağırıyor. Fayza bu bir günlük eğitime 5 hafta boyunca her gün katılıyor.
Seba’nın yaşamı da Fayza’nınki kadar gerçek ve tanıdık. Mısır’ın oldukça varlıklı bir ailesinden gelen, iyi eğitim almış bir kadın olan Seba, maruz kaldığı bir cinsel saldırıdan sonra her ne kadar şikayetçi olmak istemişse de hem kocası, hem ailesi hem de polis tarafından engellenir. Kocası onu terk eder. Seba şikayetten istemeyerek vazgeçer ancak ne öfkesi biter içinde ne de mücadele isteği... Kadınları bir araya getirir, onlara güç olmaya çağırır ve eğitimler vermeye çalışır. Eğitimlerde kadınlara cinsel taciz yaşayıp yaşamadıklarını sorar ve her defasında hayır cevabı alır. Ama aslında eğitimdeki tüm kadınlar cinsel taciz yaşamıştır. O kadınlardan biri de Fayza’dır...



MISIR’DA İLK CİNSEL TACİZ DAVASI
Eğitimlere tesadüfi olarak gelen bir kadın da vardır; Nelly, Mısır’da cinsel taciz davasını açan ilk kadın! Ailesi, nişanlısı ve polis tarafından defalarca şikayetten vazgeçmesi için baskı görür. O kadar baskı görüyor ki davadan vazgeçmeyi düşünüyor. Ama sadece dava açması ülkede farklı bir hava estiriyor. Kimileri Mısır’ın adını lekelediğini söylerken kimileri ise destekliyor. Nelly’nin tüm bunları yaşadığı dönemde otobüslerde erkeklerin cinsel organından yaralanması da gündeme sık sık gelmeye başlar. Velhasıl bu üç kadın ortak sorunları ve talepleri üzerinden birbirlerine kol kanat gerip, güç verir.


ŞURAYA BİRAZ DAYANIŞMA, BİRAZ UMUT, BİRAZ GÜÇ KOYALIM
Bu film ‘Ortadoğu’da kadın olmak’ temasından beslenmiyor. Dünyanın her yerinde her an yaşanan ve ne yazık ki hala güncel olan bir meseleye bakıyor. Yasaların erkeklerden yana olduğu her yerde kadınların durumunu, yaşantısını, maruz kaldıkları saldırıların onlarda nasıl bir iz bıraktığını gösteriyor. ‘Gösteriyor da ee bu dayanışma, bu mücadele nereye varıyor, var mı bir sonucu?’ diye soracak olursanız işte cevabı; Nelly’nin tüm baskılara rağmen vazgeçmediği davada saldırgan üç yıl hapse mâhkum ediliyor. Bir yıl sonra ise Mısır’da tacizi suç sayan yasa yürürlüğe giriyor. Kadınlar yaşadıkları tacizlere karşı tepki verecek güç ve umut buluyorlar. Artık yalnız olmadıklarını biliyorlar ve yaşadıkları cinsel tacizler karşısında şikayette bulunmaya başlıyorlar...


Kadınlar kendi dayanışması ve çabasıyla tarih boyunca küçük veya büyük birçok kazanım sağladı. Ne duvarların ardına saklandı, ne toplumun bir köşesinde kaldı ne de ayrı vagonlara sıkıştı. Film vesilesiyle bir kez daha söyleyelim; saklanan biz olmayacağız, aklanan sizin kadınları saklayan zihniyetiniz olmayacak!

İlgili haberler
GÜNÜN FİLMİ: Kartal Avcısı Kız

Toplumsal iş bölümü hepimizin hayatına yön veriyor değil mi, fark etsek de etmesek de. Ancak Ayçolpa...

GÜNÜN FİLMİ: Bar Bahr/In Between

Tel Aviv’de yaşayan üç Filistinli kadının aileleri ile yaşadıkları sorunlar, ortaklaşan hayatları v...

GÜNÜN DAYANIŞMASI: Kürklü Kadınlar Tugayı ile tanı...

Şık kostümlerin içinde varlıklı ailelerin kızlarıydı onlar ve işleri grevdeki kızkardeşlerine yöneli...

GÜNÜN FİLMİ: Jeanne Dielman

200 dakika süren filmin bütün ekibi kadınlardan oluşuyor. Dul bir kadının 3 gününü evin bir köşesind...