5 MADDEDE SAYIYORUZ: Çocuk istismarında gerçek önlemler işte böyle alınır!
Çocuklara cinsel istismar gündem olduğunda hissettiğimiz duyguların başında öfke ve çaresizlik geliyor.

Çocuklara cinsel istismar gündem olduğunda hissettiğimiz duyguların başında öfke ve çaresizlik geliyor.

Öfkemiz, istismarı gerçekleştiren ve onunla işbirliği yapan kişi/kurumlara karşı oluyor. İstismarcının bunu nasıl yapabildiğini, bir çocuğu nasıl cinsel haz nesnesi olarak görebildiğini aklımız almıyor ve böyle olunca bunu yapanların “sapık” olduklarına, insan olmadıklarına” kanaat getiriyoruz. Hatta Cumhurbaşkanı, Aile Bakanı bile karşımıza çıkıp böyle söyleyebiliyor.

Çaresizliğimiz ise, çocuk istismarında içinde bulunduğumuz tablonun korkunçluğundan ve bu çok boyutlu kocaman sorunun nasıl çözüleceği konusunda somut fikirlerimiz olmamasından kaynaklanıyor. Böyle olunca ya sorunun çözümü için çok genel geçer şeyler geliyor gündeme: “eğitim şart”, “toplumun değişmesi gerek” diyebiliyoruz. Ya da istismarcının cezalandırılmasına ve tek başına ceza sistemine odaklanıyoruz: en ağır cezayı almalarını diliyoruz, cezalar artırılsın diyebiliyoruz.

İşte toplumdaki bu “ne yapacağını bilememe” hali, öfke, yanlış adalet talebi ve yürek soğutma ihtiyacını kendine dayanak yapan hükümet, çocuk istismarını hadımla çözeceğini iddia eden bir tasarıyla karşımıza çıkabiliyor ve bu tasarı karşılık bulabiliyor.

O zaman sorunun büyüklüğü karşısında yılmadan ne yapılması gerektiği konusuna daha çok odaklanmaya, ve yapılması gerekenler konusunda sorumluların peşine düşmeye daha çok ihtiyacımız var. Çocukların istismardan korunması için önleyici ve koruyucu yaklaşıma sahip, etkili, çocuk odaklı, hak temelli bütünlüklü bir çocuk koruma sistemi kurulmalı ve sistemi denetleyecek bağımsız bir izleme mekanizması kurulmalı. Adım adım bu mekanizmaların ne olması gerektiğini anlatalım:

1) İSTİSMARI ÖNLEMEYE ODAKLANMAK GEREK
Bugün Türkiye’de istismar olduktan sonra müdahale etmeye dayalı bir sistem var. Ki, bu da çok sınırlı. Oysa istismarla mücadele için temel olan, istismarın oluşmasına zemin sunan tüm faktörlerin ortadan kaldırılması için seferber olmaktır.

- Her alanda çocuğun haklarının, çocuğun üstün yararının odak alındığı; çocukların yaşama-gelişme, eğitim, sağlık, korunma ve katılım haklarının öncelik olarak belirlendiği; ailelerin ve toplumun da çocuk hakları ve istismar konusunda bu yaklaşımla sürekli bilgilendirildiği bir sistem oluşturulmalı.
- Kanunlar, eğitim sistemi, sağlık sistemi, toplumsal hayatın her alanı, kurumların işleyişleri çocukların ihtiyaçlarına göre şekillendirilmeli. Bunun eksik kaldığı her durum istismara zemin hazırlar. Örneğin çocukların evlendirilmesine olanak sağlayan yasal düzenlemeler, çocuk evliliğini meşru gören MEB yönetmelikleri, çocukların eğitim dışında kalmasına sebep olan eğitim sistemi, çocukların toplu yaşadığı kurumların denetimden uzak olması, çocukların ulaşabileceği kreş ve bakım merkezlerinin olmaması gibi çok önemli meseleler istismara doğrudan ya da dolaylı olarak zemin hazırlar.
- 18 yaşının altındaki her bireyin çocuk olduğu kabul edilmeli; tüm yasal mevzuat buna uygun hale getirilmeli, evlenme yaşının küçültüldüğü her türlü düzenleme kaldırılmalı.

2) İSTİSMARI FARK EDEBİLECEK BİR İZLEME SİSTEMİ GEREK
Çocuk anne karnına düştüğü andan itibaren annenin her türlü iyilik hali, fiziksel ve duygusal durumu, ihtiyaçlarının karşılanma durumu çocuğun sağlığı ve gelişimini doğrudan etkiler ve bu nedenle gebelik sürecinde annenin ihtiyaçları çocuğun ihtiyaçları haline gelir. Bu nedenle gebelik sürecinde çocuğun korunması kadının korunması anlamına gelir ve devletin çocuğa karşı sorumluluğu bu aşamada başlar.

- Çocuğun her tür riskli durumdan, ebeveyn istismarı da dahil ihmal – istismardan korunma hakkı vardır ve bu hak, devlet kurumları aracılığıyla yerine getirilmelidir.
- Bunun için de çocuğun iyilik halinin takip edilmesi, herhangi bir ihmal - istismara uğrama riskinin fark edilebilmesi ve ortadan kaldırılması gerekir. İstismar durumlarının da erken fark edilip müdahale edilebilmesi için çocuğun anne karnından 18 yaşına kadar devlet kurumları tarafından sürekli izleminin yapılması gerekli. İzlemden kasıt bir defa gidip inceleme yapıp dönmek değil, süreklilik oluşturacak şekilde ve belirli aralıklarla ve doğru yöntemlerle çocuğun her açıdan durumunun incelemeye alınmasıdır.
- Türkiye’de 0-2 yaş arası dönemde bu izlemin yapılması görevi Sağlık Bakanlığı’ndadır, aile hekimlikleri tarafından yapılması gerekir. Önceden, sosyal hizmetlere verilen çok genel bir takip görevini saymazsak Türkiye’de 2 ile okul yaşı olan 6 yaşa kadar olan dönem izlem dışı idi. Yani bu yaş aralığında hiçbir kuruma özel bir izleme görevi verilmemişti. Çok yeni bir uygulama olarak 2-6 yaş arası izlemi de aile hekimliklerine verildi.
- Okul yaşına geldikten sonra ise çocukların izleminden okullar, yani Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Kaymakam, vali gibi mülki amirlerin de çocukların takibinde sorumluluğu vardır. Bu sürelerin tamamında ise Sosyal Hizmet Merkezleri çocukların takibinden ve diğer kurumlarla işbirliği yapmaktan temel olarak sorumludur. Bu izlem sırasında çocuklarla ilgili riski, istismarı, vs. fark edenler durumu adli kurumlara bildirmekle görevlidir.
- Bu görevlerin kağıt üstünde kaldığını bugün yaşadığımız örneklerden görüyoruz. Bu sistemin gerçekten işlemesi için kurumları zorlamalıyız. Bu sistem detaylandırılmalı, içeriği genişletilmeli, sistemin çalışır hale gelmesi için gerekli tedbirler alınmalı, buralarda çalışan kişiler çocuk izleminin nasıl yapılması gerektiği konusunda yetkinleştirilmeli, hatta okul eğitimleri bu bilgileri kapsamalı. Bildirme yükümlülüğüne engel olan sorunlar ortadan kaldırılmalı (örneğin bildirimi yapan kişinin güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemler alınmalı)


3) EĞER İSTİSMAR VARSA, MÜDAHALE VE İYİLEŞTİRME NASIL OLMALI?
- İstismar gerçekleştikten sonra çocuğun hızla korunması için çocuk odaklı, çocukların kurumlar tarafından hırpalanmadığı, yargılanmadığı, suçlanmadığı, hızlı işleyen, faile cezasızlık getirmeyen, çocuğu mağdur etmeyen, çocuğu istismar ortamından uzaklaştıracak, istismarcıdan koruyacak, güvenlik önlemleri olan, çocuğun iyileşmesi için gerekli olanakların sağlandığı bir başvuru ve müdahale sistemi kurulmalı.
- Başvuru mekanizması herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir sistem olmalı ve bu mekanizma sadece çocuklara özel olmalı. Ayrıca çocukların da kendilerinin rahatlıkla bağlantı kurup kendileri başvuru yapabilecekleri bir sistem olmalıdır bu. Çocukların ulaşamayacağı bir başvuru sistemi ihtiyacı karşılayacak bir sistem olamaz. Bugün var olan Alo 183 gibi her konuyu içeren bir başvuru adresi bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Türkiye’deki sistem çocuğu ve çocuğun yakınlarını tekrar tekrar mağdur ediyor, çocuk örseleniyor, çokça örnekte çocuk ve yakınları adalet aramaktan vazgeçebiliyor.
- Çocuğun iyileşme süreci için de istismarın ortaya çıktığı andan itibaren çocuk ve yakınları için ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, çocuk istismarı alanında yetkin psikolojik/psikiyatrik sağlık hizmetleri oluşturulmalı. Bugün bu hizmetler son derece sınırlı ve ulaşılmaz durumda. Olanların çoğu ise özel hizmetler.


4) İSTİSMARA KARŞI KURUMLARIN ORTAK ÇALIŞMASI ŞART!
- Çocuk istismarının hem önlenmesi hem de istismar olduktan sonra müdahale çok yönlü olmak durumunda. Bu nedenle birçok kurumun önemli görevleri var ve birlikte koordinasyon içinde çalışmaları gerekir.
- Örneğin istismardan sonra ifade süreci ile birlikte adli süreç başlar, çocuğun ihtiyaçlarının tespit edilmesi gerekir, çocuğun korunma ihtiyacı olabilir, çocuğun eğitim hayatı kesilebilir, tedavi ve rehabilitasyon süreci gerekir, kurum bakımı ihtiyacı olabilir vb. Ya da Çocuk Koruma Kanunu istismar ya da risk durumunda çocukların korunması için belirli tedbirler belirlemiştir; mahkemeler çocuğun ihtiyacına göre bu tedbirleri verebilir;

Çocuğun kurum bakımı altına alınması gerekiyorsa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı;
Çocuğun eğitim süreçlerinin aksamadan devam etmesi için Milli Eğitim Bakanlığı,
Çocuğun sağlığının korunması ve rehabilitasyon ihtiyaçlarının karşılanması için Sağlık Bakanlığı,
Çocuğa ve ailesine danışmanlık hizmeti verilmesi için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, yerel yönetimler,
Çocuğun barınma ihtiyaçlarının karşılanması için yerel yönetimler ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumlu.
Gördüğünüz gibi her farklı tedbirden farklı bir kurum sorumlu.

Bir çocuk istismara uğradığında yaşamının sağlıkla ve esenlikle devam edebilmesi için de, istismarla genel olarak mücadelede etkili olabilmek için de bu kurumların ortak hareket edebilmeleri zorunlu. Türkiye’de ise kurumların “hassasiyetleri”, konuya verdikleri önem, yapıları, iletişim kanalları, öncelikleri farklı; ve ortak çalışmada çok ciddi eksiklikler var.
Ortak çalışmanın sağlanması için gerekli tedbirler zamana yayılmadan ve kişilerin inisiyatifine bırakılmadan hemen alınmalı. Bu kadar kurumun ortak çalışabilmesi için ise açık şekilde bir meclis, hatta devlet iradesi gerekiyor! İşte biz, bu iradeyi talep ediyoruz...

5) İSTİSMARDA SORUMLULUĞU OLAN HERKES HESAP VERMELİ
İstismarla mücadelede adalet çok önemli bir yer tutuyor. İstismara uğrayanın iyileşmesi için de adalet sağlandığı duygusu önemli. Uzun yargılama süreçleriyle çocukları yıldıran ve istismarı yapana indirimler sunan adalet sistemi mutlaka değişmeli.

Bununla birlikte şöyle bir sorun da var: Adalet talep ederken genellikle sadece istismarı yapan kişinin cezalandırılmasına odaklanılıyor, oysa aslında failler bu kişiyle sınırlı değildir. Alınmayan önlemler, istismarı fark edemeyip uzamasına sebep olanlar, istismarı gizleyenler, istismara zemin açanlar, istismarcıyı koruyanlar, çocuğu güçsüzleştirenler de faildir. Adalet talebinde istismarda bir biçimiyle sorumluluğu olan tüm faillerle ilgili yaptırımlar gerçekleştirilmeli.

İlgili haberler
Zina, idam, hadım... Çocukları bir de devlet eliyl...

Çocuk istismarını zinaya, hadıma, idama bağlamak, iktidarın çocukları çocuk olmaktan çıkaran, kadınl...

‘İstismar toplumsal sorundur’

Çocuk istismarı hormonlar veya biyolojik etkiler ile değil, devlet politikaları ve ataerkil zihniyet...

Çocuk istismarında ‘oldubitti’ yasası

Çocuk istismarı gerek yaşanan örnekler gerekse de yargının yaklaşımıyla yakıcı bir gündem olmayı sür...