Tamamı kadınlardan oluşan bir grev komitesi
Grev meydanında bir araya gelen binlerce işçinin bir grev komitesi kurması gerekiyordu. Tamamı kadınlardan oluşan 13 kişilik bir ‘Dokumacı Komitesi’ seçildi, 50 fabrikadaki 25 bin işçiyi temsilen.

Bundan 143 yıl önce, 1875’te Yorkshirelı genç kadın işçiler, o güne kadar hiç yapılmadık bir şey yaptılar. Sendikaların erkeklerden oluştuğu bir dönemde, hak alma mücadelelerini yeni yeni deneyimleyen bu kadınlar, İngiltere’de ilk defa bir grevin örgütçüsü oldu. Zamanlarının çok ötesinde bir bilinçle, kadın-erkek ayırmadan sınıf sendikacılığının ilk örneğini oluşturdular.

Önce İngiltere’de o dönemki çalışma koşullarına hızlıca bakalım. Sanayi Devrimi’yle birlikte milyonların oluşturduğu işçi sınıfı içinde kadınlar ve daha bebek sayılacak çocuklar da yerini almıştı. İşçiler, günün yarısından fazlasını işyerlerinde geçiriyor, geri kalan birkaç saatte ise ertesi güne hazır olmak için uyuyordu. Ücretleri çok düşüktü. Yaşadıkları ve çalıştıkları yerler havasız, tehlikeli ve pislik içindeydi. Beslenme yetersizliği de eklenince hastalıklar, ölümler eksik olmuyordu işçi evlerinde. Doğum kontrol yöntemleri yasak olduğu için, kadınlar hem çalışmak hem annelik yapmak durumundaydı. Doğan çocuklar ebeveynleri gibi fabrikaların küçük işçileri oluyordu birkaç yıl sonra.

İşçiler bu berbat koşullardan hoşnutsuzdu ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyordu. Aynı talepler etrafında birleşmenin güç getirdiğini kendi deneyimlerinden öğreniyorlardı. Patronlar ve onların sözcülüğünü yapan hükümetler ise en ufak bir ayaklanmayı, sendikal birlikteliği hemen bastırıyor, cezalandırıyordu. Sendikalaşma hakkı yılların mücadeleleriyle kazanıldı. Ancak kurulan ilk işçi birliklerinde kadınlara yer verilmiyordu. Onlar da kendi örgütlerini kuruyordu zaman zaman.

TAMAMI KADINLARDAN OLUŞAN GREV KOMİTESİ
1 Şubat 1875, yılın en soğuk günlerinden biriydi ve o gün dokumacı işçiler havadan da soğuk bir haber aldı fabrika patronlarının örgütünden. Ticarette düşüş varmışmış, bu halde işleri darbe alırmışmış, derhal işçilerin ücretlerinden kesmeleri gerekirmişmiş... İşçiler zaten aldıkları ücretle iki yakalarını bir araya getiremiyorlardı. Bir de üstüne haftalık 2-3 şilinlik bir kesinti... Olacak gibi değildi!

İlk olarak Batley’deki iki fabrikanın kadın erkek dokuma işçileri iş bıraktı. 5 Şubat günü komşu kasaba Dewsbury’deki 3 bin işçi katıldı greve. Grev meydanında bir araya gelen binlerce işçinin bir grev komitesi kurması gerekiyordu patronlarla pazarlık için. Tamamı kadınlardan oluşan 13 kişilik bir ‘Dokumacı Komitesi’ seçildi 50 fabrikadaki 25 bin işçiyi temsilen.
Huddersfield Examiner gazetesi bu olayı şöyle verdi: “İşçi kadınlar öne çıkıp bu görevi üstleniyorlardı. İngiltere’nin başka bir yerinde görülmemiştir böyle bir şey.” Tarihçi Melanie Reynolds, bunun üç önemi olduğunu belirtiyor. Birincisi, 19. yüzyılın erkek işçileri, kadın iş arkadaşlarının patronlarla ücretler için kendi adlarına da pazarlık yapabileceğine güvenmişlerdi. İkincisi, işçi kadınlar o dönemin sendikal faaliyetlerine katılır olmuştu. Üçüncüsü de, erkekler kadın liderleri desteklemişti.


‘KADINLAR BU SAVAŞI BAŞLATTI’
Bu 13 kadın arasında bugüne ismi kalanlar Hannah Wood, Kate Conran ve Ann Ellis. Dewsbury News gazetesi, başlarda konuşurken heyecanlanan Ann Ellis’i şöyle tarif ediyor: “Bu greve kadar hiçbir platforma çıkmamıştı. Patronlara boyun eğmektense, pılını pırtısını toplayıp çekip gitmeyi yeğlerdi. Eğer ücret kesintisini kabul ederlerse, gelecek nesiller daha kötü koşullarda çalışacak. Bu yüzden bu grevle sorunu çözmek istiyor, ikinci bir greve daha çıkmak istemiyor. Kadınlar bu savaşı başlattı, devam etmeleri gerekiyor.”

Ann’in kendine ve iş arkadaşlarına güveni artıkça konuşmaları daha da keskinleşti: “Ücret kesintisini kabul edemeyiz! Kiralar, günlük ihtiyaçlar, kömür ve un çok pahalı, bir ev geçindiren herkes bilir... Patronlar daha az kârla yaşayabilir, ama işçilerin bir şey yemeden yaşayabilmesi mümkün değil!”

Kadınların komitesi, arabuluculuk falan istemiyordu, pazarlık yapmak da. Karar belliydi: “Patronların kölesi değiliz ve ücretler iade edilene kadar işe dönmeyeceğiz.” Erkek işçiler kadınlardan oluşan komitelerine sahip çıkıyordu. “Kadınlar patronların her türlü oyununa karşı uyanık olmalı. Bizler de kadınlara güvenmeliyiz.” Fakat patronlar, Ann’in iyi ücret aldığı söylentisi yayıyor ve liderleri işçilerin gözünde küçük düşürmeye çalışıyordu. Daha iki ay önce Noel’de bir bebeğini kaybetmişti Ann, iki çocuğu daha vardı. Kocası son iki yıldır haftada sadece 12 şiline çalışıyordu.


İŞÇİLER KAZANDI
İşçilerin ve liderlerinin kararlılığı patronların oyunlarını bozuyordu. Hatta dokuma tezgahı teknisyenleri de greve destek oldu. Patronların işçileri aldattığı, işçilere resmi belgelerde yazandan daha uzun sargılar vererek onları bedavaya daha çok çalıştırdığı bilgisini sızdırdılar. Kadın erkek tüm işçilerin sağlam duruşu, dayanışma ve birliktelik patron örgütünün üstesinden geldi. ‘Sınıf köprüsü’nü kırmayı başaramayan patronlar, iki fabrika dışında işçi ücretlerine dokunamadı.

Dokumacılar Komitesi, tekstil endüstrisinin ağır yün kısmında kurulan ilk birlik olan Dewsbury ve Bölgesi Ağır Yün Dokumacıları Derneğine dönüştü. Ardından Tekstil İşçilerinin Genel Sendikasına dönüştü ve yıllar sonra Birleşik Krallık’ın bugünkü en büyük sendikası Unite the Union’ın bir parçası oldu.
Yorkshirelı işçi lideri Ann Ellis ise 1919’da Bradford Yoksullarevi’nde 77 yaşındayken yaşamını yitirdi.

SINIF SENDİKACILIĞININ İLK ÖRNEĞİ
Ann ve diğer işçilerin 1875’te kurduğu Dokumacılar Komitesi, sadece kadınlardan oluşması açısından bir ilk değildi. Aynı zamanda 1880’lerde ortaya çıkan ve ‘Yeni Sendikacılık’ olarak adlandırılan sınıf sendikacılığının öncülüğünü de yapmış oldu. Onların doğrudan işçi demokrasisi kurmaları, kolektif kararlar ve eylemlerle hareket etmeleri, cinsiyet ayrımı, işyeri ayrımı yapmaksızın mücadele etmeleri bugünün işçileri ve sendikacılarına da ders niteliğinde.

Yararlanılan Kaynak:
West Yorkshire Lasses: Female Trade Unionism and its Radical Past,
Melanie Reynolds

İlgili haberler
Mevzu bozuk psikoloji değil, bozuk çark

Kaybedecek sarayımız da yok, ejder suyumuz da. İster dış güç desinler, ister başka bir şey; Yoksullu...

Aynı sınıftan olmayan aynı gemide olamaz!

Ben açık bir kadınım, yan masamda çarşaflı bir kadın arkadaşım çalışıyor. Birlikte yiyor, birlikte i...

DÜNYA KADINLARI KRİZDE İŞTE BUNLARI YAŞADI: İşsizl...

Krizi yaratan koşullara ve kesimlere karşı mücadelenin en önemli öznesi olan kadınların ülke ülke mü...